Mini dizi ve birkaç şey



 ''Ondokuzuncu yüzyıl sonlarında Fransa'da bir gezgin dalgası vardı. Gezginler işlerini, ailelerini terk ettiler. Ve hatta kendilerini kaybettiler, seyahate düşkün oldukları için. Dromomani olarak adlandırılan bu durum, patolojik turizm ve yolculuk tutkusu, bir salgın gibi tüm Avrupa'ya yayıldı. Ve yola fırlayanlara 'çılgın gezginler' deniyordu. Bu gezileri körükleyen gerçekten delilik miydi? Yoksa hayatta akıllarını kaybetme korkusu, ayrılmalarına neden olan mıydı?''

Geçtiğimiz ay böyle başlayan bir mini dizi izledim. Dizinin ismi One Day Off. İçgörü üzerine kurulu, derinlikli bir diziydi. Çekimleri yer yer sanatsaldı. Siz de benim gibi karikatürize karakterlerden, absürt komedilerden falan hoşlanmıyorsanız eğer seveceğinizi düşünüyorum.

Lisede edebiyat öğretmenliği yapan, yalnız ve monoton bir hayat yaşayan başrol, haftada bir, günlük gezilere çıkmaya karar verir. Biz de o seyahatlerde başına gelenleri izleriz. Slice of life sevenlere hiç de fena olmayan bir tavsiye olabilir. 

Onun dışında, başka ne yazsam diye düşünürken aklıma geldi. Geçen gün bir Youthpass projesine başvurdum. Sürdürülebilir tarımla ilgili, Türkiye ve Litvanya'nın ev sahipliği yaptığı yaklaşık iki haftalık bir eğitim. Önden pasaport istedikleri için, gittim bunun için pasaport bile çıkardım. Projenin konusu gereği belli bölümler öncelikli ve maalesef yalnızca yirmi katılımcı seçecek olsalar da, çok da umutsuz değilim. Yıllar önce, lise döneminde Finlandiya merkezli uluslararası bir yarışmaya katılmıştık sınıfça. Invasion of trashes diye bir kısa film çekmiştik o dönemler. Gerçi ben o projede ne oynadım, ne kameramanlığı üstlendim, ne de senaryoyu yazdım. Eh, günün sonunda sınıfça bir proje olduğu için, proje de beğenildiğinden, uluslararası sertifika almaya hak kazanmıştık. Hocamız da 'bu sertifikayı saklayın, ileride işinize yarayacak' diyince ben de uslu bir çocuk olup bu kağıt parçasını yıllarca sakladım. başvuruda da bu mevzular hakkında soru gelince sertifikayı yapıştırdım tabii :D 

Ola ki seçilirsem eğer, hocamız haklıymış, hakikaten iş görür bir kağıt deyip, yeni bir sertifikanın kollarına  koşacağım. Seçilmezsem de bir o kadar yıl daha aynı sertifikayı saklamaya devam etmek zorunda kalabilirim. 




Litvanya baltık ülkelerinden en sessiz sakini, iddiasız olanı. Başkenti Vilnius. Eski bir sscb ülkesi. Yetiştirdiği basketbolcular dışında uluslararası alanda pek bir tanınırlığı yok. Ekşi Şeyler'den okuduklarıma göre, her küçük ülke vatandaşı gibi, halk genel olarak oldukça milliyetçiymiş. Geçmişlerindeki o kudretli Litvanya İmparatorluğu ile övünüyorlarmış, ki bu imparatorluğun resmi dili Litvanyaca bile değilmiş aslında. 

Ortalama üç milyon nüfuslu. Fotoğraflardan bakınca, şirin görünen bir küçük Avrupa ülkesi izlenimi veriyor. Ayrıca Kırım Tatar Soykırımı'nı tanıyan dört ülkeden birisi. Ailede baba tarafından köklerim Kırım'a dayandığı için, bunu duymak ekstra sevindirici. 

Eğer olur da seçilebilirsem, gidip gelince izlenimlerimi de yazarım İnşallah. 
Seçilmezsem de bu mevzu burada kapanır :D 
Çünkü Litvanya'nın Avrupa'da gezip görmek istediğim ülkeler konusunda ilk sırada gelmediğini hepimiz tahmin edebiliriz :D Litvanya yerine Slovenya gezisi olsaydı mesela, çok daha çekici bir proje olurdu benim için.






Ama yine de bu kadar Kuzeyde, eski bir sovyet ülkesinin kış ayında bir hafta kadar bulunmak, kendimi kitap karakteri gibi hissetmem için fazlasıyla yeterli bir deneyim olurdu. 

Yorumlar

  1. Uslu çocuk olursan belki Şirinler’i bile görebilirsin :)

    YanıtlaSil
  2. litvanya basketbol ivit :) hadi işallah gidersin ki, kuzey avrupa ilginçtir mutlaka :) diziyi de en yakın zamanda izliycem :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah, sadece yirmi kişi olması ihtimalleri düşürse de belli olmaz diyelim :) Bence de izlenmeli bu dizi, dingin ve huzurlu, hem de kısacık. İyi seyirler :) Bekleyecegim merakla yorumlarınızı.

      Sil
  3. One Day Off bugün başladım bitirdim, hayran oldum, çok etkilendim, bundan sonra arada bir izlerim mutlu olmak için, özellikle bölüm 7, ekmek dükkanlarını dolaşan kızı :) diziyi yazanı, yöneteni de inceledim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bölüm 7 benim hala da ara ara aklıma geliyor ya :) Çok tatlı ve masumdu o bölüm, ghibli filmleri gibi <3 Izleyip beğenmenize çok sevindim. :) Çok özenli bir yapımdı her şeyiyle.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocukluk aşklarına övgü

Rochester sayıklamaları ve çocukluğa dair

Chick flicklerden kopamamak, Freaky Friday